Müslüman Türk kız öğrencilerin okul bahçesinde vaftiz
edilmesine kadar varan misyonerlik faaliyetleri hem Bursa Amerikan Koleji’nin
kapatılmasına hem de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez Amerika Birleşik
Devletleri karşıtı kamuoyunun oluşmasına neden oldu. Müslüman öğrencilerin din
değiştirmesi için uğraşan okul müdiresi ve bazı öğretmenler hapis ve para
cezası alırken, olay dönemin tüm gazetelerinde manşete taşındı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Boston Eyaleti
merkezli faaliyet gösteren ve Amerikan Board adıyla tanınan (ABCFM) Misyoner
Teşkilatı tarafından 1854 yılında kurulan Bursa Amerikan Koleji, Türk kız
öğrencilerin Hıristiyanlaştırılması faaliyetleriyle 1920’li yıllarda gündeme oturdu.
1927-28 eğitim-öğretim yılında Kamran, Nemika, Muadelat ve Seniha adlı 4 kız
öğrencinin okulun misafirhanesinde vaftiz edilmesiyle patlak veren olayı,
dönemin gazeteleri manşetten verdi. Ve Bursa Amerikan Koleji kapatıldı.
Bursa Amerikan Koleji, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan
eğitim kurumlarındandı. İlk yıllarında Ermeni ve Rum azınlıkların çocuklarının
okuduğu okulda, Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte genellikle Türk çocukları
eğitim görmeye başlamıştı. 1923 yılında 47 öğrencisinden 38’i Türk olan okulda,
1924’te ise 120 öğrenciden sadece birisi Türk değildi. 1925’te 138 öğrencinin
132’si, 1926’da 195 öğrencinin 142’si Türk’tü. Okulun kapatıldığı 1927-1928
öğretim yılında ise 120 öğrenciden sadece birisi Türk değildi.
MİSYONERLİK
FAALİYETLERİ
Misyonerlik faaliyetleriyle ilgili
olaylar, okulun kapatıldığı 1927-28 öğretim döneminden önce de zaman zaman çeşitli
yayınlarda yer buldu. Bursa’da o zaman Kayabaşı olarak bilinen bugünkü Kocanaip
Mahallesi’nde bulunan okuldaki misyoner faaliyetleri ile ilgili farklı
dönemlerde kayıtlara rastlanabiliyor. Örneğin 1919’da okulda eğitim gören 4 Türk
kız öğrencinin, bir Ermeni tarafından vaftiz edilmek amacıyla İstanbul'daki Amerikan Konsolosluğu’na götürüldüğü ancak kızların şikayeti üzerine kurtuldukları
kayıtlarda geçiyor. Yine 1925 yılından itibaren okulun arka bahçesinde kız
öğrencilere telkinlerde bulunulduğu ve ayin yaptırıldığı, dönemin yayın
kuruluşlarında yer aldı. Okulda İngilizce şarkı diye çocuklara İncil’den
ilahiler ezberletildiği, yine çocuklara hediye olarak Teslis ve Hristiyan inancını anlatan kitaplar dağıtıldığı iddiaları gazete sayfalarına taşındı.
HİLAFET’İN HIRİSTİYAN DÜNÜRÜ
Bursa Amerikan Koleji’nde Hıristiyan
olduğu iddia edilen ve 1928’deki din değiştirme olaylarında adı sıkça geçen kişilerden
birisi Pakize Tarzi idi. O dönem İstanbul Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi olan
Pakize, ilginç bir yaşam öyküsüne sahip. Halep’te 1910 yılında doğan Pakize,
ailesi ile birlikte önce Adana’ya, sonra da Konya’ya göç etti. Burada çıkan bir
isyanda kız kardeşinin öldürülmesi üzerine Bursa’ya yerleşti. Lise eğitimini
Amerikan Koleji’nde tamamlayan Pakize, daha sonra İstanbul Tıp Fakültesi’nde
eğitim almaya başladı. 1932’de fakülteden mezun olan Pakize, 1935 yılında Afgan
Kraliyet ailesinden Fettah Tarzi ile evlendi. Bir süre Roma’da yaşayan çift tekrar
İstanbul’a döndü. 1949’da İstanbul’da Türkiye’nin ilk kadın doğum kliniğini kuran
Pakize Tarzi, aynı zamanda boğazı yüzerek geçen ilk kadın unvanının da sahibi.
Pakize Tarzi’nin kızlarından Zeynep ise ‘Son Osmanlı’ olarak nitelendirilen
Ertuğrul Osman Osmanoğlu ile evlendi ve Pakize Tarzi iki hanedana da akraba oldu.
Pakize Tarzi’nin 1928’de arkadaşı Sabiha ile birlikte Müslüman Türk kızlarını Hristiyanlaştırma faaliyetlerinde rehberlik yaptığı ise mahkeme tutanaklarına
ve sonrasında 28 Ocak 1928 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ne yansıdı.
‘UYANIK YAVRULAR’
Bursa Amerikan Koleji’nde 1927-28
eğitim-öğretim yılında patlak veren olay hem Türkiye’de büyük bir infial
uyandırdı hem de ilk defa Amerikan karşıtlığına yol açtı. Kamran, Nemika,
Muadelat ve Seniha adındaki 4 Müslüman Türk kız öğrenci, okulun
misafirhanesinde vaftiz edildi ve bu olayın duyulmasıyla kolejdeki misyonerlik
faaliyetleri ayyuka çıktı. Okul Müdiresi Jeannie L. Jillson ile öğretmenler
Edith Sanderson, Sinayi, Miss Person ve Miss Dey’in faaliyetlerinden rahatsızlık
duyan bazı öğrenciler, okulda görev yapan Türk öğretmenlere durumu anlattı ancak
bir sonuç alamayınca ‘Uyanık Yavrular’ isimli bir kulüp kurdu. Ferhande, Şahande,
Nebahat, Nevin, Leman, Nihal, Münevver, Nermin, Mediha, Afet, Vedia ve Melek
isimlerindeki bu öğrenciler Hıristiyanlaşan arkadaşlarının günlüklerini ele
geçirdiler ve birer dilekçe yazarak bu durumu dönemin Maarif Müdürü Sıdkı Bey’e
bildirdiler. Sıdkı Bey’in, Maarif Müfettişi Necib Bey’i olayı soruşturmakla
görevlendirmesiyle birlikte de Bursa Amerikan Koleji’nin kapanmasına kadar
giden süreç başlamış oldu.
MİSYONERLERE HAPİS CEZASI
Bursa Amerikan Koleji, soruşturma
sonucunda 30 Ocak 1928’de kapatıldı. Bu olayın duyulmasıyla başta öğrenci
velileri olmak üzere yurt çapında misyoner faaliyetlere yönelik tepkiler çığ
gibi arttı. Henüz okul kapanmadan 25 öğrenci okulu terk etti, veliler
öğrencilerini okuldan aldı, gazetelerde bu olayla ilgili çok sayıda haber ve
yazı yayınladı. Maarif Vekâleti’nin şikayeti üzerine Okul Müdiresi Jilson,
öğretmenlerden Dey ve Sanderson hakkında dava açıldı ve 13 Şubat 1928’de Bursa
Sulh Ceza Mahkemesi’nde davanın ilk duruşması görüldü. Duruşmaları çok sayıda
Türk ve Amerikan basın mensubu da yakından takip etti ve mahkeme 30 Nisan
1928’de sonuçlanan davada Okul Müdiresi Jilson, öğretmenlerden Dey ve
Sanderson’a 3 Lira para ve 3 gün hafif hapis cezası verdi.
TÜRKİYE’DEN TEPKİ YAĞDI
Dönemin Akşam Gazetesi Başyazarı
Necmeddin Sadak ‘Hristiyan Olan Kızlar’ başlıklı yazsında “Tarihiyle,
ananeleriyle, abideleriyle Müslümanlığın bütün güzelliklerini her an telkin
eden Bursa’da dört kızın Hristiyan olması hayret verici bir cüret” diyerek,
olaya tepki gösterdi. Sadak, yazısında, Türk toplumunun taassup sahibi bir
millet olmadığını, buna rağmen din değiştirme olaylarının milli duygu ve
kültürümüze bir saldırı olarak gördüğünü ifade etti. Bursa'daki olayın, yabancı mektep denilen
facianın neticelerinden sadece biri olduğunu yazan Sadak, yabancı okullarının
sadece dine değil, bütün kültüre etki ettiğini belirterek, Türk çocuklarını
kendi vatanlarında zehirleyen bu kurumlardan derhal kurtulmak gerektiğini savundu.
Milli Mecmua yazarlarından Mehmet Halil
de, bu okulların hayır için açılmadıklarını kaydettiği yazısında, “Bunların
öğretiminde irfana hizmet aramak beyhudedir. Bu okulların gayeleri kültürümüz
ve milletimize tecavüz, çocuklarımızı hüviyeti belirsiz, acayip birer kukla
haline getirerek istikbalimizi tehdit etmekten ibarettir” diyerek olaya tepki
gösterdi.
ABD Ankara Büyükelçisi
Joseph C. Grew
|
AMERİKA’NIN TEPKİLERİ
Dönemin Amerika Büyükelçisi Grew,
Türk Hükümetinin olaya milliyetçiliğe aykırı bir tavır olarak baktığını ve
bundan dolayı tepki gösterdiğini aktararak, “Bu olay Amerika’da kötü bir etki
yarattı. Özellikle kilise çevresinde ve kadın kuruluşları arasında çok olumsuz
bir izlenim oluşturdu. Türkiye'nin muhaliflerine çok iyi bir koz olmuştur” dedi. Daha sonra İsmet Paşa ile görüşen
Grew, Amerika’da Türk aleyhtarı bir kamuoyu oluştuğu tehdidi ile Amerika’daki
olumsuz havanın dağıtılması için öğretmenlerin beraat ettirilmesi, Talas ve
Maraş’taki Amerikan kolejlerinin açılmasına izin verilmesi ve Amerika
aleyhindeki basın kampanyasının sonlandırılmasını istedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder